Çiçeklerin Anlamları
AÇELYA : Nefse hakimiyet.
AÇELYA HİNT : "Gerçek şu ki, herşey bitti!"
ADAÇAYI Eşler arasında "Biz iyi bir aileyiz" mesajıdır.
AKASYA (PEMBE VEYA KIRMIZI): Güzellik, zerafet ve incelik; "Seni beğeniyorum."
AKASYA (BEYAZ): Dostluk; "Bizimki temiz bir sevgi, belki biraz arkadaşça..."
AKASYA (SARI): Platonik aşk, isimsiz aşık..
ANANAS: "Sen kusursuz birisin!"
ARDIÇ: "Seni koruyacağım!"
AYÇİÇEĞİ (ÇİÇEK OLARAK) "Sana tapıyorum!"
BADEM "Aşkımızın sürmesini ümit ediyorum."
BİBERİYE: Anma
ÇAN ÇİÇEĞİ: "Aşkımıza sadakatle bağlıyım!"
ÇİNGÜLÜ: "Zarif ve çok güzelsin!"
ÇUHA ÇİÇEĞİ: "Çok güzelsin."
DEFNE: Terfi eden kişilere gönderilir; "şan, ün, görkem" anlamı taşır.
EĞRELTİ OTU: Samimiyet.
ELMA: "İtiraf etmem gerekirse, seni görünce şeytana uyasım geliyor; ya senin?"
ERİK: "Sözüme sadık kalacağım."
FESLEĞEN: İyi dilekte bulunmak için.
FULYA: "Sevgilim, geri dön!"
GARDENYA: "Beni unutma; gerçek aşkımsın..."
GELİN EL ÇİÇEĞİ: "Mutlu olabiliriz."
GÜL: Sevgiyi ifade eder.
GÜL (PEMBE): "Arkadaşımsın."
GÜL (KIRMIZI): "Seni seviyorum; ihtirasla bağlıyım sana!"
GÜL (KIRMIZI & BEYAZ): Birliktelik isteği.
GÜL GONCASI (KIRMIZI): "Genç ve güzelsin."
HANIMELİ: "Sana olan bağlılığım sonsuza kadar sürecek."
HERCAİ MENEKŞE: "Beynimi işgal ediyorsun; ama ben bu durumdan şikayetçi değilim..."
IHLAMUR: Evli çiftler için "Seni seviyorum" anlamı taşır.
İSPANYOL YASEMİNİ: "Bence, sen çok seksi ve şehvetlisin!"
KAKTÜS İçtenlik; "Aşkımız için zorluklara katlanmalıyız!" KAMELYA "Kusursuz bir aşıksın!"
KARANFİL Kişinin kendine olan öz saygısını ve güzelliği ifade eder.
KARAÇALI "Dostluğumuz uzun ömürlü olsun!"
KARANFİL (KOYU KIRMIZI) "Kalbimi kırdın!"
KARANFİL (PEMBE) "Seni unutmayacağım..."
KARANFİL (KIRÇILLI) "Üzgünüm, ama bitmek zorunda..."
KARANFİL (SARI) "Beni hayal kırıklığına uğrattın!"
KREZENTEM (BEYAZ) "Bana gerçeği söyle!"
LALE Aşkı ifade eder.
LALE (KIRMIZI) "Aşkımı itiraf etmek istiyorum!"
LALE (ALACALI) "Gözlerin çok güzel."
LALE (SARI) Umutsuz aşkı ifade eder.
LEYLAK (MOR) "Sana ilk görüşte aşık oldum!"
LEYLAK (BEYAZ) "Hoş ve namuslu birisin."
MENEKŞE Alçakgönüllüğü ifade eder.
MENEKŞE (MAVİ) "Sana sadık kalacağım."
MENEKŞE (MOR) "Düşüncelerimi zaptettin!"
MELEKOTU "İlham kaynağımsın."
MERSİNAĞACI "Çok mutluyum, çünkü seni seviyorum!"
MİMOZA "Fazla alıngansın!"
NANE "Sana karşı içimde sıcak hisler besliyorum."
NERGİS "Saygılarımla..."
ORKİDE "Aşkım, sen çok güzelsin, sen çok özelsin!"
ÖKSEKOTU "Sorunların üstesinden geleceğim."
PAPATYA Temiz bir kalbin simgesi.
PAPATYA (BAHÇE) "Fikirlerini paylaşıyorum."
PELESENK Sabırsızlık; "Aşkım, daha fazla bekletme!"
PETUNYA "Umudunu yitirme!"
PORTAKAL Karşılıklı aşk; "Ben de seni seviyorum."
REZENE Övgüye değer.
SARDUNYA "İçin rahat olsun, her zaman yanındayım!"
SARMAŞIK "Aşkıma sadığım!"
SEDİR YAPRAĞI "Senin için yaşıyorum."
SÜSEN ÇİÇEĞİ "Sana bir haberim var!"
SÜSEN ÇİÇEĞİ (SARI) İhtiraslı bir aşk.
YASEMİN "Güzel ve çekicisin."
YENİBAHAR "Acını paylaşıyorum."
ZAMBAK (SARI) "Seni neşeli ve nazik (çekici) buluyorum!"


Çiçeğin peşinde
Hikaye... 
  
 Kocam bir mühendisti. Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için
 evlenmiştim. Bu sâkin adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da
 ısıtırdı…

 Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sâkinlik
 beni yormaya başlamıştı. Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu
 özelliği artık beni huzursuz ediyordu.

 İş ilişkiye gelince oldukça içli, hattâ aşırı hassas bir kadınım.
 Romantik anlara, küçük bir çocuğun şekere düşkünlüğü gibi can
 atıyorum. Oysa kocamın sakinliği, başka bir deyişle vurdum duymazlığı,
 evliliğimize romantizm katmaması beni aşktan almış, uzaklaştırmıştı.
 
Sonunda kararımı ona da açıkladım: boşanmak istiyordum.
 Şaşkınlıktan gözleri açılarak 'niye?' diye sordu.
 'Gerçekten belli bir sebebi yok' dedim, 'sadece yoruldum.'
 Bütün gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu. Bu hâli ise hayal
 kırıklığımı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte,
 sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim.
Ondan ne
 bekleyebilirdim ki!
 
 Sonunda sordu: 'seni caydırmak için ne yapabilirim?'
Demek ki söyledikleri doğruydu: insanların mizacı asla
 değiştirilemiyordu. Son inanç kırıntılarım da kaybolmuştu.
 'İşte mesele tam da bu' dedim. 'Sorunun cevabını kendin bulup kalbimi
 ikna edebilirsen kararımdan vazgeçebilirim.'
 'Diyelim dağın tepesinde bir uçurum kenarında bir çiçek var. O çiçeği
 benim için koparmak, düşüp vücudunun bütün kemiklerinin kırılmasına,
 hattâ ölümüne mâl'olacak. Bunu benim için yapar mısın?'
 Yüzümü dikkatle inceledi ve 'Sana bunun cevabını yarın vereceğim' dedi.
 Bu cevapla son ümidim de yok olmuştu.
 
 
Ertesi sabah uyandığımda evde yoktu. Boş bir süt şişesini mutfak masasının üzerine koymuş, altına da bir not bırakmıştı.
 'Sevgilim' diye başlıyordu,
 'O çiçeği senin için koparmazdım' Kalbim yine kırılmıştı. Okumaya devam ettim.

 'Çünkü her zaman yaptığın gibi bilgisayarın altını üstüne getirip
 çökerttikten sonra monitörün önünde ağladığında, onu tekrar
 düzeltebilmem için ellerime ihtiyacım var.'
 
'Anahtarları her zaman evde unuttuğunu bildiğimden, senden önce eve
 varabilmem üzere koşmam gerektiğinden bacaklarıma ihtiyacım var.'
 
'Arabayı kullanmayı çok sevdiğin halde şehirde hep yolu
 kaybettiğinden, yolu gösterebilmem için gözlerime ihtiyacım var.'
   'Evde oturmayı sevdiğinden, içe kapanıklığını dağıtmak, can sıkıntını
 hafifletmek üzere sana şakalar yapabilmem, hikâyeler anlatabilmem için
 ağzıma ihtiyacım var.'
 
'Sabahtan akşama kadar bilgisayara bakmaktan gözlerinin bozulması
 kaçınılmaz olduğundan, yaşlandığımızda tırnaklarını kesebilmem,
 saçlarında -görülmesini istemediğin- beyaz telleri ayıklayabilme merdivenlerden aşağı inerken elini tutabilmem, çiçeklerin renginin -
 gençliğinde senin yüzünün rengi gibi olduğunu söyleyebilmem için
 gözlerime ihtiyacım var.'
 
'Ama seni benden daha fazla seven biri varsa, evet o uçuruma gidip, o
 çiçeği senin için koparırım bir tanem.'
 
 
Baktım, mektuptaki yazının mürekkepleri yer yer dağılıyordu.
 Göz yaşlarım mektuba düşüyordu.
 'Mektubu okuduysan ve kalbin ikna olduysa lüften kapıyı aç canım. Çok
 sevdiğin susamlı ekmek ve taze sütle kapıda bekliyorum.' Koşarak kapıyı açtım. Endişeli bir yüzle ve ellerinde sıkıca tuttuğu
 susamlı ekmek ve sütle kapının önündeydi.
 Artık çok iyi biliyordum: beni ondan daha çok kimse sevemezdi. O
 çiçeği uçurumun kenarında bırakmaya karar verdim.
 
 Bu gerçek aşktı.
 
İlk yıllardaki heyecanlar içinde görmeye alıştığımız aşkın, seneler
 sonra o heyecanlar kaybolup gittiğinde, huzur ve durgunluk içinde de
 hep var olmaya devam ettiğini göremeyebiliyoruz.
 
 Oysa aşk hep vardır. Belki artık heyecansız, belki artık romantik
 değil... Belki sıkıcı, tekdüze, hatta belki yüzsüz... Ama hep oralarda
 bir yerdedir.

 Çiçekler ve romantik dakikalar ilişkinin başlaması için elbette
 gereklidir. Bir zaman sonra bunlar gitse de gerçek aşkın sütunu ebedi
 kalır.
 
 Hayat tam da böyle bir şeydir.....



Site'den kopyalanmıştır
11-03-2009
Engelleri kaldir
 
 
Bugün 24 ziyaretçi (34 klik) kişi burdaydı!

Online Sayaç Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol